1995’ten bu yana son zamanlar hariç yoğun bir şekilde içinde bulunan birisi olarak RPG türünün giderek büyüyen bu gelişimi beni oldukça sevindiriyor. Her ne kadar geçmişi de sağlam olsa Baldur’s Gate ile bir üst seviyeye geçen bu tür kısa zamanda oyun dünyasının temel yapı taşlarından birisi haline geldi.
Belki bu açılışı diğer Bethesda oyunlarında da yaptım ancak nedense her Bethesda RPG’sini oynadığımda, bir şekilde kendimi bu tarz şeyleri anlatmak zorunda kalmış olarak buluyorum. Ancak bu sefer fazla uzatmayacağım ve hemen konuya gireceğim.
Evet sevgili okurlar, artık Skyrim aramızda. Hatta onu iki gündür aralıksız oynadığınıza eminim. Sinirinize dokunan yanları, gözünüzün görmek istemediği ufak hataları ve bazı eksikliklerine rağmen onu cuma gününden itibaren aralıksız oynayan kaç kişi var? Eğer şimdi içinizden “Ben” diyorsanız bilin ki yalnız değilsiniz. Sizin gibi milyonlarca insan da bu soruya aynı cevabı verirdi. Çünkü Syrim mantık ya da teknik, ne olursa olsun bütün eksikliklerini göz ardı etmenizi sağlayan bir atmosfer ile Elder Scrolls serisine yeni bir mevsim yaşatıyor.
Batının çocuğu kuzeye taşınınca
İlk başta hemen söyleyelim de aradan çıksın; Skyrim gerçekten muhteşem olmuş. Evet, bazı görsel eksikliklerinin yanında yukarıda da değinmeye çalıştığım gibi mantıksal hataları da mevcut zaten o yüzden “mükemmel” olmamış ancak muhteşem olduğu kesin.
Oyun yüklenirken kendi kendime kim olayım diye düşünüyordum. Muhtemelen Oblivion’daki karakterimi burada oluşturup yine hırsızlık dünyasında kral olmaya devam edecektim. Karakter yaratma ekranında bu düşünce ile Khajiit ırkını seçip yeni Whisper adlı karakterimi yaratırken bir anda gözüme Redguard çarptı, sonra Argonian, sonra Elf’ler ve işte daha o anda yeni oyunun çok ama çok uzun süreceğini fark ettim.
Yapımcıların ne dediği, kaç saatlik eğlence vaadettikleri önemli değil. Bir oyundan sıkılırsanız o oyun sizin için bitmiştir, nokta. Oynanışı ister 100 saat sürsün ister yılarca, eğer sürekli aynı şeyleri yapıyor ve artık bir döngü içinde olduğunuzu hissediyorsanız o oyunun size vereceği fazla birşey kalmamıştır demektir. Hoş bu durum aslında belki oyunların %99’u için geçerli. Elinde sonunda bir noktadan sonra aynı şeyleri yapmaya devam ediyorsunuz, fakat burada iyiyi kötüden ayıran şey sanıırm, o noktaya ne kadar zamanda gelip o noktadan sonrasına ne kadar katlanılabileceği. Neyse konudan çok fazla uzaklaşmayalım.
Dediğim gibi oyun yüklenirken aklımda Khajiit’im Whisper ile kuzeyin bu buzlu tundrasında gecelerin kralı olma fikri vardı. Önce bir şekilde Dark Brotherhood’u bulacak orada ün salıp en iyisi olacak sonra da Hırsızlar Loncası’nda harikalar yaratacaktım. Suikastlar düzenleyecek, malikaneleri soyacak hatta ilerleyen zamanlarda Skyrim kralları üzerinde cepçilik bile yapacaktım. Fakat ırk seçiminde gözlerim Redguard’a takıldı ve bir anda bütün planlarım altüst oldu.
Varsın dağlar çok gerçekçi olmasın, varsın suda herşeyin yansıması bulunmasın, varsın uzaktaki nesneler çok yakına gelince belirir olsun (kaldı ki bu sorunların çoğunu grafik ayarlarında en yüksek yaptığınızda gideriyorsunuz), Skyrim’in en güzel yanı ne biliyor musunuz? Geçen sefer Cyrodill’de miydim bilmiyorum ancak bu sefer kesinlikle kuzeyin bu görkemli çocuklarının arasında gezdiğimi hissettim. İşte Skyrim’in en güzel yanı da buydu.
Kadı kızı ile Şam’da kayısının hikayesi
Hazır oyunun teknik yanına girmişken buradan devam edelim. Kim ne derse desin benim için şu bir gerçek ki Skyrim ile Oblivion arasında görsellik açısından oldukça büyük bir fark var. Elbette bunların en başında karakterlerdeki fiziksel gelişmeler geliyor.
Hala New Vegas’taki o karakter yaratma ekranında pörtlek gözlü, uzaylı-insan-radyoaktif varlık karışımı karaktler gözümün önüne geliyor da geçen bir sene içinde Bethesda oyunlarında nereden nereye geldiğimizi çok iyi anlıyorum. Artık konuştuğunuz kişiler, ki bu gerek insan olsun gerek Argonian, Khajitt veya Elf, onların neler hissettiğini yüzlerinden ciddi anlamda fark ediyorsunuz. Elveneceğiniz kadını son anda rahip önünde reddettikten sonra onun ağlamak üzere olan ancak gururundan dolayı kendini tutan o ifadesini yüzünde birebir görebiliyorsunuz. Kaplamaların kalitesini resimlerden bile farkedebiliyorsunuz. Mimikler, dudak hareketleri, bakışlar hepsi ciddi anlamda büyük bir gelişme göstermiş durumda.
Hiç mi esksik yanı yok? Elbette var hem de olması gerektiğinden fazla. Hanlardaateşin üzerinden yürürken size hiçbir şey olmaması, gölgelerin orta grafik seviyesinde garip dalgalanmaları, seslerde zaman zaman oluşan senkron sorunları, arada bir animasyonlarda oluşan gariplikler mevcut. Tıpkı bütün oyunlarda olduğu gibi. Ve tıpkı bütün oyunlarda olduğu gibi bunların hepsi yamalarla giderilebilcek sorunlar.
Müzikler eski oyundan ezgiler taşısa da atmosferi yansıtan cinsten. İçinde bulunduğunuz duruma ve mekana göre çok güzel senkron oluyor. Riften gibi pis bir şehirde içinizi ürpertirken, Windhelm’de yumuşak ezgiler kulağınızı mest ediyor. Sesler, dediğim gibi bazı ufak problemlerin yanında oldukça iyi hazırlanmış. Nitekim ses aktörleri arasından Christopher Plummer, Joan Allen, Vladimir Kulich, Max von Sydow, Michael Hogan gibi usta isimler var. Hatta bir ara Jeremy Irons’ın bile sesini duyduğumu sandın ancak listede göremeyince oldukça benzer birisi olduğunu anladım.
Şimdi sizlere şunu belirtmek istiyorum. En sevdiğiniz RPG oyununu bir düşünün, onun grafiklerini iyice aklınızdan bir geçirin. İyisiyle kötüsüyle bütün her şeyini adil bir şekilde tartın ve o oyundaki teknik hatalar ile Skyrim’deki teknik hataları karşılaştırın. Göreceksiniz ki o kadar büyük farklar bulamayacaksınız. Dolayısı ile yazının sonunda grafik puanına baktığınızda hemen hüküm vermeyin.
Nitekim o puan sadece yere düşen taşın o sırada script olarak orada bulunan bir adamın içinden geçmesini veya kapıya on adım kala kapı önündeki nöbetçinin belirmesini göze alarak değil, bunların yanında sizi oyunun içine ne kadar dahil ettiğine bakılarak, atmosferi ne kadar yaşamanızı sağladığı göz önüne alınarak veya karşınızdaki kişinin duygusunu ne kadar hissettiğiniz hesaba katılarak verildi.
Ben hırsız olacağım dedim babam zorla savaçı yaptı
Her neyse bu kadar teknik özellikten bahsetmek yeter. Zaten çok da sevmediğim bir konu, özellikle de konu RPG oyunu olunca. Bu arada biz nerede kalmıştık?
Ah evet, Redguard.
Aklımda Khajiit ve gönlümde Thief varken bir anda karşıma çıkan yeni Redguard tasarımı, ne yalan söyleyeyim, aklımı başımdan aldı. Normalde RPG oyunlarında savaşçı karakteri daha sonraki oynayışlarımda seçerim ancak bu arkadaşı gördüğümde bir anda “Ben önce milleti bir kılıçtan geçireyim de sonra gölgelerde saklanırım” fikri oluştu ve bir savaşçı olarak oyuna başladım.
Karakter yaratma ekranındaki seçenek bolluğu bu tür oyunların olmazsa olmazından. Sağolsun BioWare sayesinde yıllarımızı geçirdiğimiz bu ekran Skyrim’de de bol seçeneklerle karşımıza çıkıyor. Fakat bazı oyunların aksine Skyrim’de bu kısım çok da abartılmamış. Pek çok seçenek ve buna bağlı olarak oluşturulabilecek yüzlerce kombinasyon olsa da tatmin edecek sayıda seçenek sunulmuş. Dolayısı ile sevdiğiniz, benimsediğiniz karakteri kısa bir sürede oluşturabiliyorsunuz.
Zaten karakter yaratma ekranı da bu kadarla kalıyor. Irkınızı seçip onun şeklini şemalini değiştirdikten sonra karakterinizin adını giriyorsunuz ve bitiyor. Sonrasında size yetenek kısımları, hangi tanrıya inandığınız, sınıfınızın ne olduğu gibi klasik sorular sorulmuyor. Skyrim’de neye inandığınızın bir önemi yok, tıpkı mesleğinizin ne olduğu gibi. Artık yeteneklerinizi listeden seçerek değil onları uygulayarak veriyorsunuz. Aklınızda savaşçı olmak mı var? O zaman elinize bir silah alıp zırhınızı kuşanıyorsunuz ve milleti kesmeye başlıyorsunuz. Sıkılıp kendinizi büyüye mi vermek istediniz? O zaman silahınızı yanınızda taşıyıp gelen düşmanları ateş topuyla yok etmeye başlıyor sıkıştığınızda eski güzel kılıcınıza sarılıyorsunuz. Zaten bir süre sonra büyüde de ustalaşınca kılıcınızı evinizin duvarına asıyorsunuz.
Oyunda bildiğiniz gibi level scalling dediğimiz seviye sistemi de Oblivion’dan farklı bir hale getirildi. Eski oyunda herkes sizinle birlikte seviye atlıyordu ancak yeni oyunda herkes kendi seviyesinde. Dolayısı ile daha oyunun en başında sizi tek hamlede indiren bir düşmanla karşılama olasılığınız mevcut.
Oblivion’da sınıf seçiminden dolayı bazı yetenekler ana yetenekleriniz olarak belirlenip onlarda ustalaştıkça seviye atlıyordunuz. Yani bir hırsız, ağır zırh yeteneğini geliştirse de pek birşey değişmiyordu. Skyrim’de sınıf diye bir kavram olmadığı için artık herhangi bir yetenekte ilerlediğiniz zaman seviye atlıyorsunuz.
Yeni seviyeye geçtiğinizde ise yapmanız gerekenler çok basit. Öncelikle Health, Magicka veya Stamina’dan hangisini arttırmak istediğinizi seçiyorsunuz. Seçtiğiniz özellik on puan artıyor. Ardından DİLERSENİZ yeteneklerinize bir tane perk yani bir nevi avantaj ekleyebiliyorsunuz. Her yeteneğinizin içinde o yeteneği daha iyi kullanmanızı sağlayacak birkaç perk mevcut ve seviye atladıktan sonra oyunu nasıl oynamak istediğinize bağlı olarak size uygun yeteneğin içindeki bu perklerden seçecerek karakterinizi daha da iyi duruma getiriyorsunuz.
Örneğin; bir savaşçısınız diyelim. Kılıç ve kalkan kullanıyorsunuz. Güçlü bir yaratıkla savaştınız ve bu sırada tek el kullanılan kılıç özelliğiniz (One-Handed) 19’dan 20’ye çıktı. Bunun sonucunda da seviye atladınız. Hemen Tab tuşuna basarak oyunun menüsüne gelip Level Up ekranına geliyorsunuz (aynı zamanda yetenek ekranı).
Önce Health, Stamina veya Magicka’dan bir tanesini seçip onu 10 puan arttırıyorsunuz. Ardından elinizde bir tane perk seçme hakkınız bulunuyor. Şimdi dilerseniz bu perk’i hemen kullanabilir, dilerseniz sonraya saklayabilrsiniz. İlkini seçecek olursanız o zaman on sekiz yetenekten bir tanesine geliyorsunuz ve buradaki perk’lerden bağlı olduğu yeteneğin seviye puanını karşılayabilecek olan bir tanesini seçebiliyorsunuz.
Örnekten devam edecek olursak tek el kılıç yeteneğiniz 20 olduğunda bu yeteneğe bağlı on perk’ten yalnızca yetenek gerekliliği 20 ve altında olan perkleri seçebiliyorsunuz. 40 olduğunda bu sefer 40 ve altı yetenek puanları isteyen perk’leri seçiyorsunuz. Bazı perkler bir kere seçilirken bazıları birkaç kere seçilme özelliğine sahip. Elbette bu tür perk’lerin her yeni seçiminde istenilen yetenek seviyesi de artıyor.